Depresyon

  • Editör: mesude - Pazartesi, Mart, 2017

DEPRESYON

Tanımı

Depresyon birçok alanda kişinin hayatını sınırlandıran, yaşam alanını daraltan, işlevselliği her kişiye göre farklı konularda bozulmaya uğratan psikolojik bir rahatsızlıktır. Yalnız depresyon yaşayan kişiyi değil, çevresini de etkiler. İş gücü kaybı oluşturan bu rahatsızlık kişinin kendisini ve çevresini maddi-manevi bir zarar içerisine soktuğu görülmektedir.

Duygulanım alanında çökkünlük, ilgisizlik, isteksizlik, zevk alamama, davranışlarda yavaşlama, karamsarlık, değersizlik, suçluluk, pişmanlık düşünceleri, uyku, iştah gibi psikofizyolojik işlevlerde bozulma ve cinsel isteksizlik ile kendini gösteren depresif bozukluklar hem ülkemizde, hem de dünyada önemli bir toplum sağlığı sorunu konumundadır (Küey, 1998). Depresyon hafif depresif belirtilerden başlayıp, psikotik özellikli depresyona kadar değişebilen geniş bir yelpazeye sahiptir (Tezel, 2013).

Depresif belirtiler gösteren kişiden “Dünya yıkılmış ben altında kalmışım gibi hissediyorum.” cümlesini duymak mümkündür. Kişi yapılacak işler, gidilecek yerler, sorumluluklar, hatta çoğunlukla kendini ifade etmek adına bile enerji azlığı hissederek, bir şey yapmak arzusu içinde olmadığı bir döneme girer. Depresyon başka psikolojik rahatsızlıklara eşlik eden bir zeminde de kendini gösterebilir. Yaşadığı psikolojik sıkıntıya bağlı kendine olan güveninde azalma, çevresindeki kişilere karşı güven sorgulamaları ortaya çıkabilir. Bu birçok şeyden elini çeken ve kendi dünyasına çekilen hal insan ilişkilerinin bozulmasına, günlük yaşantıdan kopmasına sebebiyet verebilir. Bu noktada depresyon yaşayan kişinin kendisini iyileştirecek olan yöntem ve eylemlerden kaçınması, tedavi olmaması süreci uzatabilir. Depresyon yaşayan kişide intihar eğiliminde baş gösterebilir. Kişinin tedavi olmayı reddetmesi süreci uzatacağı gibi hayati tehlikeye de açık bir hale getirir.

Depresyonun Etiyolojisi

Bugün depresyonun etiyolojisi ve fizyopatolojisine ilişkin birçok araştırma yapılmasına karşın, bu hastalığın tam nedeni henüz belirlenememiştir. Depresyonun oluşmasında, genetik, biyokimyasal, psikodinamik ve toplumsal-çevresel etkenlerin rolü olduğu kabul edilmektedir. Hastalığın ortaya çıkmasında tek bir risk etkeni sorumlu tutulmamakta, genetik yapının, çevreyle olumsuz etkileşimi ve bunun zamanlaması önemli bulunmaktadır.

Depresyon erken çocukluktan ileri yaşlara dek her yaş evresinde rastlanabilecek bir bozukluk olmakla birlikte, orta yaşlarda daha yaygın görülmektedir. Depresyon daha çok orta yaş hastalığı olup, majör depresyon orta yaşta ve 45 yaş altında daha sık görülür. Daha önce var olan kanının aksine, yaşlılarda daha fazla görülmemektedir, ilerleyen yaşla birlikte, hastalarda izlenen depresif belirtilerin artmasına rağmen, majör depresyon sıklığı artmamaktadır (Jorm, 2000).

Depresyon döneminde bedensel sorunlar da artar. Düzenli giden tansiyon kontrol edilemez olur, kan şekeri iniş ve çıkışlar gösterir. Çoğu zaman kronik hastalıkların ilk çıkışı depresyon dönemlerindedir. Birçok araştırma kalp krizi geçiren kişilerde depresyon tabloya eklendiğinde hastaların kalple ilgili sorunlarının, ikinci bir kriz geçirmenin riskinin arttırdığını göstermiştir. Yani depresyon kronik bir hastalığın gidişini kötüleştirebildiği gibi kronik bir hastalık da depresyona neden olabilir (Mete, 2008).

Depresyonun Belirtileri

İki haftalık bir dönem sırasında, daha önceki işlevsellik düzeyinde bir değişiklik olması ile birlikte (ÖRN; iş, okul vb. yerlere isteyerek giden kişinin  depresyon belirtileri ile gitmek istememesi, arkadaşları ile buluşmasından hoşlanan bir kişi iken  bir sebep olmaksızın kaçınma gibi),  aşağıdaki semptomlardan beşinin (ya da daha fazlasının) bulunmuş olması; semptomlardan en az birinin ya depresif duygudurumya da ilgi kaybı ya da artık zevk alamama olması gerekir.

  1. Hemen her gün, yaklaşık gün boyu süren depresif duygu durum olması. Not: çocuklarda ve ergenlerde irritabl duygu durum bulunabilir.
  2. Hemen her gün, yaklaşık gün boyu süren, tüm etkinliklere karşı ya da bu etkinliklerin çoğuna karşı ilgide belirgin azalma ya da bu etkinliklerden zevk alamıyor olma (ya hastanın kendi bildirmesi ya da başkalarının gözleniyor olması ile belirlenir).
  3. Hemen her gün iştahta artma ya da azalma olması. Not: çocuklarda beklenen kilo artışının olmaması
  4. Hemen her gün uykusuzluk ya da aşırı uyuma olması.
  5. Hemen her gün psikomotorajitasyon ya da retardasyon olması (sadece huzursuzluk ya da yavaşlama olduğu duygularının hasta tarafından belirtilmesi değil, bunların başkaları tarafından gözleniyor olması gerekir)
  6. Hemen her gün yorgunluk ya da enerji kaybı olması
  7. Hemen her gün değersizlik, aşırı ya da uygun olmayan suçluluk duyguları (sanrısal olabilir) olması (sadece hasta olmaktan dolayı kendini kınama ya da suçluluk duyma değil)
  8. Hemen her gün düşünme ya da yoğunlaşma yetisinde azalma ya da kararsızlık olması (ya hastanın söylemesi ya da başkaları tarafından gözlenmesi gerekir)
  9. Yineleyici ölüm düşünceleri (sadece ölüm korkusu değil), özgül bir plan olmaksızın yineleyici intihar düşünceleri, özkıyım girişimi ya da özkıyım etmek üzere özgül bir tasarının olması.
  10. Bu belirtiler klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, mesleki alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında bozulmaya neden olur.

Tedavisi; Mutlaka bir psikoloğa veya psikiyatriste başvurunuz.

Kaynakça;

Aydın, H., 2004, Depresyon Nedir, Mayo Clinic Depresyon, Ankara, Güneş Kitapevi.

Tuğrul, C. (2000). Stres ve depresyon. Psikiyatri Dünyası, 4, 12-17.

Doksat, K. (2003). Depresyon nedir?. Birinci Basamak İçin Psikiyatri Dergisi,1 (2), 25-31.

Akın, A. ve Çetin, B. (2007). Depresyon, anksiyete, stres ölçeği (dasö): geçerlik ve güvenirlik çalışması. Kuram ve  Uygulamada Eğitim Bilimleri,7 (1), 241-268.